Kitabında derinlikli olarak işlediği boyutları şöyle sıralıyor: Olumlu duygular (Positiveemotions), Bağlanma (Engagement), İlişkiler (Relations), Anlam ve Amaç (Meaning), Başarılar (Achievement). Kitaplarını yakından takip ettiğim, derslerimde öğrencilerime aktardığım, içeriklerimi hazırlarken zaman zaman faydalandığım Prof. Dr. Acar Baltaş’ın eserlerinden biri olan “Hayatın Hakkını Vermek” adlı kitabında rastladım bu satırlara. Sanıyorum insanlık var olduğu sürece hayatın hakkını verebilmek konusu görece bir kavram olarak kalmayı sürdürecek ve yöntemleri hep tartışılacak. Ancak hayatı anlamlı hale getirmek ile hayatın hakkını vermek arasında doğrudan bir ilişki varlığını sürdürecek.
Her insanın hayata ilişkin beklentileri farklıdır. Kimisi kariyer basamaklarını hızla çıkmaya odaklanır, kimisi hayata kalıcı değerler kazandırmaya… Ama tüm odak noktaları, aynı çıkış kapısına açılır: “Hayata değer kazandırmak”.
Konuyu Citipr ve pr profesyoneli olarak ele aldığımızda, “Hayata değer kazandırmak” anlayışının kendini geliştirmek ile yakından ilişkisi olduğunu görüyoruz. Pozitif Psikoloji Hareketi’nin kurucularından Martin Seligman’ın PERMA Kuram’ı, tüm dayanak noktalarıyla bu konuda tam anlamıyla bir yol haritası sunuyor. Kendini geliştirme literatürünün en güçlü bilimsel kaynağına sahip olan bu kuram, bugün çok sayıda eğitim kurumunda bir model olarak da uygulanıyor.
İyilik halini tanımlayan 5 unsurun baş harflerinden oluşan PERMA Kuramı’nda P harfi olumlu duyguyu (positiveemotion), E harfi yaşam meşguliyetini (engagement), R harfi ilişkiyi (relationships), M harfi anlamı (meaning), A harfi ise başarıyı (accomplishment) temsil ediyor. Seligman’a göre, bu 5 unsur bir araya gelerek sihirli bir değneğe ihtiyaç duyulmadan hayatı anlamlı hale dönüştürüyor. Kuramın ilişkiler boyutunda iletişimin devreye girmemesi elbette düşünülemez. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde yürüttüğümüzCitipr ve priletişimi, ilişki koordinasyonunun sağlanması açısından da altın anahtar rolü üstleniyor. İşte bu altın anahtar da “Hayatın hakkkını vermek” yaklaşımının kapılarını aralıyor.
Prof. Dr. Baltaş, hayatın hakkını vermeyi tüm unsurlarıyla ele aldığı son kitabında ‘’İlişkiler işle ilgili, ailevi, romantik veya platonik olarak insanlarda olumlu duyguları harekete geçirir. İlişki içinde olmak, insanlara değer vermektir’’ diyor. Ve ekliyor:’’ İnsanlar olumlu duyguları iyi ve kötü zamanlarda ilişkileri aracılığıyla yaşar ve yaşatır. Hayatta birçok güzel ve unutulmaz yaşantı başka insanların varlığında gerçekleşir.’’ O zaman ben de diyorum ki ilişkiyi yönetmek ve bu güzel anların sorumluluğunun taraflarca taşınabilir olduğunu kabul etmek gerekir. Başka insanların varlığında gerçekleşen güzel ve unutulmaz anlar varsa orada bilerek ya da bilmeyerek iyi yönetilmiş bir ilişki de vardır.
İnsan kaynağı, nitelikli iş gücü ve verimlilik için doğru görev dağılımıyla ekip oluşturmanın ve bu ekiple çözüm üretmenin pek de yazıldığı kadar kolay olmadığının Citipr ve pr sektörü olarak farkında olduğumuz bir dönemdeyiz. İş yaşamında sağlıklı bir iletişim ortamı yaratmak ve mutluluk veren ilişkiler geliştirebilmek, eskisinden çok daha fazla çaba gerektiriyor. Özellikle Z kuşağı olarak tanımlanan, perdesinin arkasında, kuliste sırasını bekleyen oyuncuların “Hayatın hakkını vermek” yaklaşımının doğru şifrelerine ulaşması hayli güç. Kariyer yolculuğunun henüz başında olanlar, iletişim becerilerini geliştirmeden nasıl verecekler hayatın hakkını?
Tıpkı maraton koşanlar gibi iletişim becerilerinin gelişmesi için iyi bir idman yapmak gerekir. 42 kilometreyi aşan bir parkuru idman yapmadan sağlıklı bir şekilde bitirmek ne kadar güçse, iletişim idmanı yapmayanlar için beceri kazanmak da hayli zor. Bu becerilerinin gelişmesi için düzenli idman programıyla iletişim kaslarının gelişmesi şart! Deneyim kazanmak için yola çıkmadan, kasların çalışması zor.
Pandemi koşulları, uzaktan eğitim, uzaktan çalışma modeli ve bunlarla birlikte geleceğe dair umutsuzluk, son 2 senedir hayatımızı kuşattı. Küresel salgın, herkes gibi Citipr ve pr sektörünü de hayatın yeni oyuncularının büyük çoğunluğunu, kırmızı kiremitlerin altında keşfedilmeyi bekleyen insanlara dönüştürdü. Zaman zaman görüşmeler yaptığımız iletişim fakültelerinden yeni mezun adaylarda hayatın hakkını verecek bilgi var, ama çoğunda cesaret ve motivasyon eksik! Bu eksiklik iletişim, ilişki kurma ve yönetme becerisi kazanamama olarak kendini gösteriyor. Kapanmanın, diğer insanlardan uzaklaşmanın, yakınlarımızla bile aramıza mesafe koymanın hepimizin üzerinde iletişim odaklı olumsuz etkisi olduğu bir gerçek. Citipr ve pr sektörü olarak kariyer yaşamında sahaya hiç çıkmamış ya da koşullar dolayısıyla içine kapanmış, yerinde saymış, idmansız bir kitle ile karşı karşıyayız. Üzerinde önemle durduğum bu değerli insan kaynağının öncelikle kendileri için hayata katacakları çok şey var. Çözüm kendilerinde. Citipr ve pr sektörü olarak kendi motivasyon faktörlerini ve kaynaklarını kısa bir keşif yolculuğuna çıkıp hızlıca harekete geçirmeleri gerektiğine inanıyoruz. Her gün kendini ve çevresini keşfeden ve her yeni durum için çözüm üretmek üzere yeni iletişim yöntemleri aramaya çalışanCitipr ve pr profesyoneli olarak naçizane, kendilerini ‘’Hayatın hakkını vermeye’’ davet ediyorum.
* Prof. Dr. Acar Baltaş, Hayatın Hakkını Vermek, Aralık 2020, Doğan Kitap
YENİ MAKALELER
Bir yöneticinin birincil sorumluluğu, bir kuruluş içindeki belirli hedeflere ulaşmak için kaynaklarını planlamak, organize etmek ve kontrol etmektir. Operasyonların sorunsuz ve verimli bir şekilde ilerlemesini sağlamak için insanları, süreçleri ve sistemleri yönetmeye odaklanırlar.
CEO kısaca, bir şirketin strateji, işleyiş ve yönetiminden sorumlu en yetkili kişidir. Başarılı iş adamlarının çoğu için temel kariyer hedefi üst düzey yöneticilik yani CEO konumuna ulaşmaktır. CEO olmak aynı zamanda zor işlerin üstesinden gelebilme becerisi ve özveri de gerektirir. Bu nedenle herkesin kaldırabileceği bir görev değildir.
Sponsorluk ile reklam sürekli karşılaştırılan kavramlardır. Fakat reklamın amacı tamamıyla satışa yöneliktir. Sponsorluğun ise satıştan çok hedef kitlenin tutum ve davranış değişikliğine yöneliktir.
Yönetmek = Kolaylaştırmak. İyi bir yönetici ve liderin en büyük görevi takım arkadaşlarının hedeflerini gerçekleştirmesini kolaylaştırmak olmalıdır. Çünkü bu yöneticinin başarısı takım arkadaşlarının toplam başarısı kadar olacaktır.
Siz mi işe mecbursunuz, iş mi size mecbur? Bunun cevabı size bağlı. Nasıl bir çalışma yaparsanız bu sorunun cevabı ona göre gelişecek. İşte özgür olmak sizin işinizin garantide olması ile çok alakalı. İşte özgür olmak üç şeye bağlıdır:
EN ÇOK OKUNANLAR
Sylvester Stallone’nin hayatı, çoğumuzun detaylarını pek bilmediği zorluklarla dolu ilginç bir hikâyeye sahip. Yaşadıkları ve hayat mücadelesi, Rocky filmleri gibi oldukça da ilham verici.
Temiz enerji, yenilenebilir ve sıfır emisyonlu kaynaklardan elde edilen enerji olarak tanımlanabilir; Biyoenerji, güneş enerjisi, jeotermal enerji, hidroelektrik, okyanus enerjisi, rüzgar enerjisi gibi çoğunlukla yenilenebilir, düşük emisyonlu kaynaklardan elde edilen ve çevre dostu enerji seçenekleri dizisini ifade etmektedir.
Finans yönetimi, işletmenin ihtiyaç duyduğu fonların sağlanması, bu fonların korunması ve uygun yatırımlarla etkin olarak kullanılması süreçlerini kapsar. En net tanımıyla finans yönetimi, bir işletmenin finansal hedeflerine ulaşabilmesi için mali durumunun uygun şekilde yönetilebilmesi sürecidir.
Portföy yönetimi, bir yatırımcı için mümkün olan en düşük risk ve en yüksek getiri arayışında, en uygun yatırım araçlarını seçme sürecidir. Portföy yönetiminin bir başka tanımı ise, yatırımların, istenen yatırım ufkunda maksimum getiri sağlama amacına yönelik olarak yönetilmesi sanatıdır.
Türkiye genelinde 2000 bayi ile hizmet veren Bianca Boya, 2024 sonuna kadar bayi sayısını 2500’e, Bianca Stella Shop’larını da 30’a çıkartmaya hazırlanıyor.