Çünkü okyanusa açılmayı kuşkulu ve riskli buluyor,tehlikede olup kaybolacağız diye de ölesiye korkuyoruz. Ama tüm bunlar riskse bile hayatı güzel yapanda bunlar.Düşünülmedik şeyleri düşünmek, gidilmedik yerlere gitmek,alışılmadık şeyleri yapmak...
Eğer birşeyi sadece alışkanlıktan dolayı yapıyorsan; yani sevmediğin işinde alışkanlıktan dolayı çalışıyorsan,sevgilinle alışkanlıktan dolayı berabersen ve farklı bir yönü denemeyip daima aynı yoldan yürüyorsan ,bunları yapmasan daha iyi olur! Çünkü tüm bunlar sana yeni bir heyecan,yeni bir bakış açısı katmaz ve seni köreltir.
Her gün, aynı saatde aynı şeyi yerseniz ve aynı şeyi yaparsanız vücudunuzda problemler oluşmaya başlar. Hep aynı şeyleri tüketmek insanda metobolik stres yapar.Hep aynı hareketleri yapmak da kemik yapınızı bozar.
Şehirlerde yetişen ve genellikle AVM’lerde yürüyerek büyüyüyen çocuklar, devamlı düz zemınde yürüdükleri için denge sistemi sorunları yaşar. Çünkü iniş-çıkış ve engebe olmayınca sistem uyarılmaz, sistem uyarılmayınca da gelişmez.
Çalıştırmaz ve zorlamazsanız; beynimiz küçülür, vücudumuz yeteneklerini kaybeder.
Bir dert, çözülmesi gereken bir sorun varsa beyin ve vücut uyanmaya başlar ama sorun ve dert yoksa da çürümeye...
İçinde yaşadığımız çevreyi ve insanları tanıdığımız için bunun bize tehlike teşkil etmediğini düşünüyoruz. Tanıyıp, bildiğimiz güvenli ortamımızdan pek çıkmak istemiyor ve farklı bişeyler yapmaya zaman da ayırmıyoruz. Her zaman gittiğimiz cafe’de birkaç saat oturmak,aynı kanepede sevdiğimiz diziyi izlemek ve hep aynı koltukta kitabımızı okumak gibi, bize güven veren ortamımızda hep yaşamak istiyoruz.
Ama bunlarda bizi bir kalıbın içine hapsedip yeniliğe kapalı bir şekle sokuyor ve bu yüzden de kabuğumuzu bir türlü kıramıyoruz. İnsanı konfor çürütüyor.
Oysa seyahat edip ortam değiştirmek insanı açar, beynimizi geliştirir.
ilk defa gittiğimiz yerlerde önce bir çevremize bakar, dikkatli bir biçimde etrafı kontrol ederiz “Burda ne farklı?” diye. Çünkü 100 bin yılllık insanlık tarihi boyunca ki kadar bir bilgi taşırsın aslında genlerinde. Avcı-Toplayıcılık zamanlarından kalma bir güdüyle artık uyanıksındır. Kendinini korumak istersin ve emin olamazsın bastığın yerden, gelecek tehliklere karşı da tetikte olursun bu yüzden.
Bilmediğin bir kültür veya bir dilin olduğu coğrafyaya seyahat edip haftalarca yaşarsan, kendindeki değişimi görmeye başlarsın. Çünkü seyahat edince, yeni gittiğiniz yerler yaşadığınız yerlerdeki binalara,trafik ışıklarına, caddelerine çok benzese bile içgüdüsel olarak algılarımız açılır ve uyanık halde oluruz.
Yeni gördüğün yerler seni karşılaştırma içine sokar ve farklılıkları görmeye yöneltir. Her zaman o karşılaştırma sonucu nöronlar beyinde yeni yollar açar ve bu da insana yeni düşünceler getirir. Tüm bunlarda insanın katılıktan esnek bir hale dönüşmesine neden olur.
Bunları yapamayıp farklı bir şehre veya ülkeye gidemiyorsan bile, en azından birkaç ayda bir atlayıp bir metroya bilmediğin bir semte gidip orda birkaç saat geçir.
Genellikle gittiğin şık bir restoranın yerine esnaf lokantısına gidip bir öğlen yemek ye. Sürekli bulunduğun yeni nesil kahve dükkanı yerine bir çay bahçesine gidip kitabını oku. Hep aynı müzikleri dinlemeye ara ver ve yeni bir enstrüman çalmayı öğrenmeyi de dene.
Emin ol tüm bunlar sana yepyeni pencereler açacaktır..
Hayatındaki gerçek gelişime ve mucizelerle tanışmaya hazır ol!
YENİ MAKALELER

Sosyal girişimciliğin finansal kriz sonrası dönemde nasıl evrildiğini ve etki yatırımcılarının bu alandaki kritik rolünü mercek altına alan bu önemli analiz, Doç. Dr. Duygu Hıdıroğlu tarafından kaleme alındı. Sosyal fayda ile finansal sürdürülebilirlik arasında denge kurmanın zorlukları bu yazıda kapsamlı bir şekilde ele alınıyor. Güncel veriler ve stratejik yaklaşımlarla zenginleştirilmiş makaleyi kaçırmayın!
Hayat, bazen bir pencere önünde oturup dışarıyı seyretmek gibidir. Bazen de o pencereden atlayıp bilinmeyene doğru kanat çırpmak. Türk markaları için franchising, işte tam da bu ikinci seçeneği sunuyor. Bir zamanlar sadece yerel pazarlarda boy gösteren markalarımız, şimdi dünyanın dört bir yanında kendi hikayelerini yazıyor.
Son yıllarda sosyal sektör imtiyaz verme sistemi (franchising) pek çok ilham verici başarıya tanıklık ediyor. Ancak sosyal sektörde imtiyazlar için daha kat edilmesi gereken çok yol var.
Sylvester Stallone’nin hayatı, çoğumuzun detaylarını pek bilmediği zorluklarla dolu ilginç bir hikâyeye sahip. Yaşadıkları ve hayat mücadelesi, Rocky filmleri gibi oldukça da ilham verici.
Yeni bir girişimde bulunmak isteyen sosyal girişimcilerin kendilerine ilk sormaları gereken “İş modelimi geleneksel işletmelerin iş modellerinden nasıl farklılaştırmalıyım?” sorusudur.
EN ÇOK OKUNANLAR

Franchising, kanıtlanmış bir iş modeliyle hızlı genişlemeyi mümkün kılarak küresel iş dünyasında devrim yaratmıştır. Sektörleri şekillendiren dünyanın en büyük franchise zincirleri hangileridir gelin birlikte bakalım.
b-fit Yönetim Kurulu Başkanı Burcu Topal, sağlıklı yaşam ve sporu seçen girişimciler için b-fit şubesi açmanın detaylarını ve artılarını anlatarak, b-fit’in 4 ay gibi kısa sürede yatırım maliyetini çıkarıp para kazandırmaya başladığını belirtti.
Herkes, başarılı olabilecek bir işe yatırım yapmak ister, bu sır değil ama buna ulaşmak hayal de değil. Peki, size en uygun işi bulmak için başlıca kriterleriniz ne olmalı? Ayrıca pazarda bunun için nasıl bir araştırma yapmalısınız? Buyrun cevaplara bir bakalım.
Türkiye genelinde 2000 bayi ile hizmet veren Bianca Boya, 2024 sonuna kadar bayi sayısını 2500’e, Bianca Stella Shop’larını da 30’a çıkartmaya hazırlanıyor.
Avrupa’nın en yenilikçi patates konseptlerinden biri olan MR. POMMS, Türkiye’de büyümesini hızlandırıyor. Gıda sektöründe girişim yapmak isteyenler için düşük maliyetli, yüksek kârlı ve sürdürülebilir franchise modeli sunan marka; yatırımcılar için cazip fırsatlar vadediyor.