Dünya pazarları
Dünya pazarları / Gerek iç piyasada, gerek dünya pazarlarında kalıcı yer almak isteyen, franchise altyapısını düzgün kurmalı.
Pazar
22.05.2022
1990’ların başından bu yana franchise işleriyle ilgileniyorum, Türkiye’de ve dünyada gelişmesini izliyorum. Geldiğimiz noktada ülkemizde franchise alanında benzersiz bir deneyim oluştuğunu görüyorum.
 

Franchise zincirlerin gelişmekte olduğu ülkeleri izlediğimde de, Türkiye’de yaşadığımız dönemleri görür gibi oluyorum. Dışarıdan bakınca işin nereye gittiği görünüyor, şartlar benzer olunca haliyle tarih tekerrür ediyor. Franchise zincirini yeni geliştirmekte olan girişimcilerle tanıştığımda da Türkiye’de benzer gelişme süreci yaşamış insanları görür gibi oluyorum, birkaç yıl içinde nereye geleceklerini tahmin edebiliyorum.

Türkiye’de franchise zincirlerin sayısının Avrupa ülkelerini geçmesi, dünyanın birçok ülkesine yayılmış yabancı markaların Türkiye’de başarısız olması, tıp pazardan çekilmesi, güçlenen yerli markaların dünyaya yayılması, birçok ülkeden Türkiye’de franchise adeta hızlandırılmış şekilde gelişti. Dünya markaları geldi, kimi pazara hakim oldu, kimi başarısız oldu gitti. Yerli markalar çıktı, kimi büyüdü kendi sektörünü oluşturdu, kimi kayboldu gitti. Batılı yabancılardan öğrendiğimizi önce ülkemizde uyguladık, sonra doğumuzdaki ülkelere sattık, şimdi batımızdaki pazarlara giriyoruz.

Rekabet ortamı

Türkiye’yi özel yapan, sert rekabet ortamı. Kendi aramızda kıran kırana bir rekabet içindeyiz, tüketicinin cebindeki paraya talip çok rakip var, sürekli yeni iş fikirleri gelişiyor, her parlak fikir hemen taklit ediliyor. Devletin denetiminin yetersiz kaldığı ortamda en iyi olmak yetmiyor, en sert savaşan kazanıyor. Bazen kötüyü ucuza satan, bazen cahil cesaretiyle hızlı büyüyen kazanıyor, aslı dururken taklidi koşabiliyor.

Kişi başına gelir artarken, tüketim zorunlu harcamalardan keyfi harcamalara kayıyor, bu da her sektöre dinamizm getiriyor, sürekli formatlar değişiyor, genç odası, cafe-bistro, spor salonu, erken rezervasyon gibi yeni kavramlar geniş kitlelerle tanışıyor.

Avrupa Birliği yolunda ilerledikçe hukuk, bankacılık, ticaret sistemimiz yeniden tanımlanıyor. Dünya devleri önceden Türkiye pazarına girmeye korkar, ya hiç gelmez veya yanına güçlü bir yerli ortak alırdı. Artık küçük yabancı firmalar bile Türkiye pazarına rahatlıkla girebiliyor, güçlü teknik altyapısı ve sermayesiyle pazarımızı elimizden alıyor. Üretim ana sanayi, yan sanayi, perakende, hizmet sektörlerinde bu yaşandı, geldiler, girdiler, fiyat kırdılar, pazarda ana oyuncu oldular. Bankacılıktan temizlikçiliğe, otelden fast food’a, otomotivden konfeksiyona, bu dalgadan su almayan gemi kalmadı ama, baş edebilenler bu savaştan güçlenerek çıktılar.

Nasıl bir gelecek?

Haziran ayında Tahran’da ilki düzenlenen franchise konferansında UFRAD adına konuşmacı oldum. İran’da onlarca şube açmış, franchise vermiş girişimcilerle tanıştım. Türkiye’de 90’lı yıllardaki gelişmenin benzerini yaşamakta olduklarını gördüm. Bizden farklı olarak onlar yabancıların girişini yasakladıkları için çok rahat davranıyor, fast food deneyimi olan insanlar, batılı konseptlerin taklitleriyle yürüyebiliyorlar. Dilim döndüğünce Türkiye deneyimimizi ve onları nasıl bir geleceğin beklediğini anlatmaya çalıştım.

Türkiye’de franchise sisteminin gelişmesinin krizler tarafından belirlendiğini düşünüyorum. Franchise zincirlerinin her krizde yeni bir aşamaya geçtiğini bizzat gözlemledim. Her kriz sarsak elek gibi çalıştı, zayıfllar elendi, sağlamlar kaldı, piyasa hangi markanın içinin boş olduğunu, kimin iş yapıp para kazandırdığını farketti. Krizleri bizim gibi derin ve yıkıcı olmayan ülkelerde piyasaya erken giren markalar hakimiyetlerini sürdürür. Genelde yabancılar ilk girdikleri için pastanın çoğunu alır, yerlilere birşey bırakmazlar. Bizde her kriz, pazarın oyuncu kadrosunda önemli değişiklikler getirdi.

80’lerin ortasında McDonald’s, Turyap, Sağra Special ile franchise bir heves olarak başladı. Başta yapılan işin franchise olduğu bile belli değildi, Sağra bayilik verdi, Turyap temsilcilik verdi, McDonald’s açılanları geri almak şartıyla 3 dükkan için bölge verdi. 90’ların başına kadar ağırlıklı olarak yabancı zincirlerin önderliğinde pazar oluşmaya başladı. 1991 Körfez krizinin akabinde %1000’lik gecelik faizleri, dövüz kurunun katlanmasını gördük. Meydan boşken pazarı dolduran yabancılar, krizle birlikte kayboldular.

İyiler dayanır

1991 yılında UFRAD’ı kurarken asgari kurucu sayısı olan 7 kişiyi bile franchise vermeyenlerden tamamlamıştık. 1992 de ilk fuarı ilan etmiş, açılışa 1 ay kala katılımcı azlığından iptal etmiştik. 1993’ten itibaren 90’ların hakim trendi, yerli markaların yükselişi oldu. Az sayıdaki AVM güvenilir kiracı bulamadığından, sokaktan markalara teklif götürüyor, zorla zincir yapıyorlardı. Yabancılar da geliyorlardı ama, bir kez yurdum insanı franchise vermenin ve almanın cazibesini keşfetmişti. Öyle ki, o yıllarda bir gazetedenin franchise markalarını tanıtan editörü, köşesinin adını “köşe dönmece” koymuştu. Herkesin kazandığı, para kazanamk için özel bir şey yapmanın gerekmediği bu dönem 1999 depremleri ile başlayan, 2001 ikiz kulelerle derinleşen uzun krizle sona erdi. İçi boş markalar bu krizde de ortadan kayboldular. Şehirlerin en işlek caddelerinde hava parasız yer bulunamazken, boş mağazalar müşteri beklemeye başladı. Krize rağmen yaşamayı başaran, bayisine para kzandıran az sayıda zincir, girişimcilerin gözbebeği oldu.

2002 den itibaren koalisyonlar bitti, enflasyon tek haneli rakamlara indi, piyasaya güven geldi. 2000’li yılların trendi, her yerde AVM açılmasıydı. Büyük şehirlerde devasa binalar, ilçelerde küçük AVM ler tüketicilerin zamanını ve parasını almayı başardılar. Önce büyük, sonra küçük şehirler AVM doldu. Önce kutu gibi binalar, sonra şekilli, bahçeli yaşam merkezleri yapılmaya başladı. Yeni AVM ler kiracı ararken başka AVM lerde başarılı çalıştığını gördükleri markalara öncelik verdiler. Bir önceki parlak dönemde bayiler kira borcu taktıklarından, AVM ler marka sahibinin kendisinin kiracı olup, franchise alana alk kiraya vermesini istediler. Bu durum piyasadaki zincir markalara büyük bir üstünlük ve yayılma olanağı sağladı. Bazıları sadece AVM lerde çalışabilecek konseptler oluşturdu, dışarıda yer aramadılar bile. AVM lerde hızla yayılan markalar Türkiye’nin vitrini oldular. AVM lerin ihtiyaçtan fazla yapıldığı, ilk sinyallerini kiralamada yaşanan zorluklarla belli etti. Tek tük kapanan AVM olduysa da, AVM ler sokaktaki esnafa karşı bariz bir galibiyet kazandılar. Bu dönemin sonunu da 2008 global krizi getirdi. Birden işler durdu, satan tahsilat yapamadı, tüm sektörler birden krize girdi. Yine sarsak elek çalıştı, yine zayıflar döküldü, yine iyiler dayandı ve yıldızlar daha parladı.

Dünya pazarları

2010 dan itibaren yeniden canlanma başladı. Bu kez hakim trend, dışarı açılma oldu. Turquality deneyimini pekiştiren devlet, küçük firmalara da yurtdışı destekleri verdi. Türk dizileri bölge ülkelerinin tamanında çok tutuldu, Türk perakende konseptlerine yurtdışından ilgiyi artırdı. Aynı dönemde turist sayısındaki katlanarak artış her ülkeden insanların Türk franchise markalarının tanımasını sağladı. Bakü’de, Erbil’de dükkan açmak zaten Doğu’da, Güneydoğu’da iş yapmak kadar kolaydı. Laleli’den başlayan konfeksiyon ihracatı, önce kuzeyimizdeki ülkelerde, sonra tüm Avrupa’da mağaza açmayı beraberinde getirdi. Avrupa’da, Amerika’da simitçi, baklavacı, kebapçılar franchise vererek açıldılar. Üç krizi atlatanların bundan sonra hedefi dünya pazarları olmalı.

Bu vesileyle bir konuyu tekrar hatırlatmakta yarar var. Gerek iç piyasada, gerek dünya pazarlarında kalıcı yer almak isteyen, franchise altyapısını düzgün kurmalı. Bugünü kurtarmak yetmez, yetişmiş elemanlarla iş yürümez, kendini geliştirmek, eğitimi vermek, farklı pazarlara hazır olmak gerek. Franchise işinin altı unsuru birden güçlendirilmek gerek, sadece ürünün veya konseptin iyi olması yetmiyor, yurt dışından iş yapmak için herşeyin kusursuz olması gerekiyor.


Franchise Danışmanı

YENİ MAKALELER

Franchise Vermeye Nasıl Hazırlanırsınız? /01.11.2024

Franchise vermeye yeni başlayan bir markanın başarılı olması için neye ihtiyacı var? Değer ve deneyim sunarak kişisel bir imparatorluk kurma şansınızı artıracaksınız. Gelin tüm bunları nasıl yapacağınıza yazının devamında birlikte bakalım...

Markalar İçin Yurtdışında Büyüme Rehberi : Franchise Organizasyonunun Yapılandırılması /07.12.2023

Uluslararası büyümede markalar tarafından genelde ilk tercih edilen anlaşma Master Fanchise anlaşmasıdır ama süreçler doğru yönetilmez ve Franchise Alan tarafından verilen taahhütler yerine getirilmezse, bu anlaşma markalar için o ülkedeki büyümeleri için engel teşkil edebilir.

Markalar İçin Yurtdışında Büyüme Rehberi : Uluslararası Yasal Mevzuatlar /29.11.2023

Türkiye'de zincir olmuş bir marka için mevcut ekonomik koşullarda ayakta kalabilmek ve işini geliştirmek adına rakiplerine karşı fark yaratıp avantaj sağlayabilecekleri en büyük noktalardan biri, döviz cinsinden para kazanmaları ve bunun için de ülkesinde ki başarısının mutlaka yurtdışına taşıması mecburiyetidir.

Franchise global olmalı! /26.09.2023

Franchise sistemi dünyada başarı öyküleriyle tanındı ve yayıldı. Her ülkede tüketiciler kaliteli hizmeti marka güvencesiyle almak istiyor, franchise zincirlerinin yayıldığı sektörler değişiyor.

Franchise Yatırımcıları Nasıl Bulunur? /13.03.2023

Franchise alanları doğru seçmek karmaşık bir süreç olabilir. Bu makale buna nerden başlayacağınızı ve en iyi şekilde nasıl hazırlanacağınızı ve de markanız için doğru franchise yatırımcısını nasıl seçeceğinizi size anlatacaktır.

EN ÇOK OKUNANLAR

Ayağa kalk ve yoluna devam et! /01.07.2023

Sylvester Stallone’nin hayatı, çoğumuzun detaylarını pek bilmediği zorluklarla dolu ilginç bir hikâyeye sahip. Yaşadıkları ve hayat mücadelesi, Rocky filmleri gibi oldukça da ilham verici.

GAYRİMENKUL PROJESİ GELİŞTİRME SÜREÇLERİNE GENEL BAKIŞ /29.08.2022

Gayrimenkul (taşınmaz) çalışmaları; Arazi ediniminden başlayıp imar planı ve kentsel tasarım planlarının yapımı, arsa üretimi, proje geliştirme, uygun bina ve çevre tasarımı, bina üretilmesi, tesis ve kaynakların yönetilmesi, finans kaynaklarının geliştirilmesi ve yönetilmesi ile ilgili çalışmaları kapsamaktadır.

DUYULARIMIZIN SATIN ALMAYA ETKİSİ /26.05.2023

Çevremizde olup bitenleri duyularımızla algılar, nesneleri duyularımızla ayırt ederiz. İnsanda ve hayvanların çoğunda görme, işitme, koku, tat ve dokunma gibi beş temel duyu vardır.

Bianca Boya’dan yeni 500 bayi ve 10 Franchise Mağaza Hedefi /03.06.2024

Türkiye genelinde 2000 bayi ile hizmet veren Bianca Boya, 2024 sonuna kadar bayi sayısını 2500’e, Bianca Stella Shop’larını da 30’a çıkartmaya hazırlanıyor.

Dijitalleşme ve Teknoloji Okuryazarlığı Nedir? /09.09.2022

Pandemi Dönemi, dijitalleşme sürecini hızlandırdı. Evden çıkamama hali bizi hem gündelik hayatımızda, hem de profesyonel hayatımızda dijitalleşmeye yöneltti. Pandemi, çoğu zaman, aşkların da sanal olarak yaşanmasına neden oldu... Malum, sağlık ve hijyen tedbirleri !!

FORUM’DA POPÜLER