Kurtlar, kuzular ve kuşlar
Girişimciler ellerinde market alışveriş listesi gibi dolu broşürle firma geziyor, marka seçiyorlar. Peki bu Franchise almak nasıl bir iştir, kim almalı, nasıl yapmalı dersiniz? Başarının formülünü “doğru iş, doğru yer, doğru işletmeci” diye sıralarlar. Doğru işletmeci kim, bugün ona bakalım.
Bir franchise yatırımcısı bulmak için kaç adayla görüşmelisiniz?
Franchise pazarlaması ile on yılı aşkın süredir uğraşıyoruz. Bu süre içinde yerli-yabancı, gıdadan hizmete, giyimden markete birçok markanın franchise alanları ile tanıştım, konuştum, dertleştim. Kendi işimde de franchise hem aldım, hem sattım. Birçok markanın doğuşuna şahit oldum, bir kısmının da bizzat ebeliğini yaptım. Hiç iş yapmamış kişilerin franchise sayesinde mükemmel karlı işlerin sahibi olduklarını da gördüm, beceriksiz girişimcinin en sağlam işi batırdığını da gördüm. Mükemmel okullarda okumuş, holding firmalarında kariyer yapmış yöneticilerin küçücük bir işi yürütemediğini gördüm.
Kim başarılı oluyor, kime franchise vermek lazım, kimi bu işten caydırmak lazım diye düşünür dururdum. Genel ortalama, “sağlam” franchise satarken 30 başvurudan birinin satışa dönüşmesi. Kalan 29 kişi yoldan çevirdiğiniz insanlar değiller, hepsi bu işi yapmak için firmaya başvuran kişiler. Ama başarısızlık ihtimali yüksek olduğu için bunlara verilmiyor. Peki nasıl ayırt edeceksiniz kime verip kime vermemeniz gerektiğini? Bir görüşmeyle nasıl anlayacaksınız girişimcinin kalitesini? Her firmanın kendine has yöntemleri var. Kimi mülakatla, kimi testle, kimi eğitime alarak, kimi çalıştırıp görerek anlamaya çalışıyor.
Adaylar nasıl değerlendirilir?
Ben bu işi basitleştirmek için, tanıdığım kişilerden hareketle, kendimce bir tanım geliştirdim. Franchise almak isteyen girişimcileri “kurtlar”, “kuzular”, “kuşlar” diye tanımlıyorum.
Kurtlar, yapacakları işin girdisini çıktısını iyi bilenler. Onlara yeni bir şey öğretmek zaten pek mümkün değil. Biraz da kural tanımaz olurlar. Paranın düzgün işlerden değil, avanta işlerden kazanıldığına inanırlar. Hep büyük bir parti vurma umuduyla dolanır dururlar. Franchise alsalar da, başkasının aklına, çalışma sistemine ihtiyaçları olduğundan değil, güçlü markanın hatırına alırlar. Kendileri her şeyi herkesten iyi bildikleri için sistemin eksiklerini birinci günden görürler, hemen değiştirmeye kalkarlar. Akıla para vermek gibi bir alışkanlıkları olmadığından öğrendiklerine inandıkları gün sistemden kopar, aynı işi kendi adlarına yaparlar. Kurtlara franchise vermemek daha doğru. Zaten alsalar üste para isterler. Hem onların franchise alması değil, vermesi lazım bence.
Kuzular dediğimiz, söz dinleyen, işine sarılan, gayretle çalışanlar oluyor. Genellikle profesyonel yaşamdan veya disiplinli bir iş ortamından gelirler. Hile hurda bilmezler. İşlerini doğru yapmaya, hak yememeğe, sözlerini tutmaya çalışırlar. Kurtlarla iş yaptıklarında çoğunlukla kaybettikleri olur ama Kuzulara işi sevdirip, cesaret verip, destek olup, franchise vermek lazım. Bir kez başladılar mı durmazlar, işlerine sarılır, ikinci üçüncü dükkanlarını da açarlar.
Kuşlar ise, her işe heves eden, pırr diye uçup gelen, her işi kolay gören, hemen karar verip hemen başlayanlar. İnançlı ve ısrarlı bir şekilde işe girişiyorlar, ama hemen hevesi kaçıyor, geldiği gibi uçup gidiyorlar. Bu gruba girenler iş yapmayı değil, yapıyor görünmeyi seviyorlar aslında. Kendileri aksini iddia etse de çalışmayı hiçbir zaman düşünmüyorlar. Markayı ondan, parayı bundan alıp birilerini çalıştırmayı iş yapmak sanıyorlar. Organizasyon, aracılık, ticaret gibi işlerde salt ilişkiyle para kazanmak mümkün, ama franchise almak çalışmadan kazanmak değil ki, tersine, sistemli çalışmak demek. Kuşlara hiç franchise vermemek en iyisi.
Bir franchise'da kurallara uyum önemlidir
Herhangi bir işe girişmeden önce girişimcinin kendini iyi analiz etmesi şart. Franchise alıyorsa, başkasının sistemine adapte olmak zorunda kalacağı için iki kere dikkatli olmak gerek. Kendini tanımak, yürütemeyeceği işe girmemek gerek. Kurtların da kuşların da Franchise almaya yanaşamaması iyi olur. Aman Dikkat!
YENİ MAKALELER
Franchise vermeye yeni başlayan bir markanın başarılı olması için neye ihtiyacı var? Değer ve deneyim sunarak kişisel bir imparatorluk kurma şansınızı artıracaksınız. Gelin tüm bunları nasıl yapacağınıza yazının devamında birlikte bakalım...
Uluslararası büyümede markalar tarafından genelde ilk tercih edilen anlaşma Master Fanchise anlaşmasıdır ama süreçler doğru yönetilmez ve Franchise Alan tarafından verilen taahhütler yerine getirilmezse, bu anlaşma markalar için o ülkedeki büyümeleri için engel teşkil edebilir.
Türkiye'de zincir olmuş bir marka için mevcut ekonomik koşullarda ayakta kalabilmek ve işini geliştirmek adına rakiplerine karşı fark yaratıp avantaj sağlayabilecekleri en büyük noktalardan biri, döviz cinsinden para kazanmaları ve bunun için de ülkesinde ki başarısının mutlaka yurtdışına taşıması mecburiyetidir.
Franchise sistemi dünyada başarı öyküleriyle tanındı ve yayıldı. Her ülkede tüketiciler kaliteli hizmeti marka güvencesiyle almak istiyor, franchise zincirlerinin yayıldığı sektörler değişiyor.
Franchise alanları doğru seçmek karmaşık bir süreç olabilir. Bu makale buna nerden başlayacağınızı ve en iyi şekilde nasıl hazırlanacağınızı ve de markanız için doğru franchise yatırımcısını nasıl seçeceğinizi size anlatacaktır.
EN ÇOK OKUNANLAR
Sylvester Stallone’nin hayatı, çoğumuzun detaylarını pek bilmediği zorluklarla dolu ilginç bir hikâyeye sahip. Yaşadıkları ve hayat mücadelesi, Rocky filmleri gibi oldukça da ilham verici.
Türkiye genelinde 2000 bayi ile hizmet veren Bianca Boya, 2024 sonuna kadar bayi sayısını 2500’e, Bianca Stella Shop’larını da 30’a çıkartmaya hazırlanıyor.
Otelin başarılı bir şekilde işletilmesinde otel genel müdürü ve A Takımı kilit rol oynar. Bu nedenle iyi bir otel yöneticisi neye öncelik vereceğini, istenmeyen durumlardan nasıl uzak duracağını bilmelidir.
Herkes, başarılı olabilecek bir işe yatırım yapmak ister, bu sır değil ama buna ulaşmak hayal de değil. Peki, size en uygun işi bulmak için başlıca kriterleriniz ne olmalı? Ayrıca pazarda bunun için nasıl bir araştırma yapmalısınız? Buyrun cevaplara bir bakalım.
Yeni nesil ofis, sadece yeni inşa edilmiş bina anlamına gelmiyor. Bir zamanlar ofis temel olarak metrekare / kişi sayısı gibi basit bir verimlilik hesabı iken, şimdi ofis verimliliği, içerdiği sosyal imkânlar, teknolojisi, sosyalleşme, eğlence ve spor tesislerinin bütününden oluşuyor